13 Mayıs 2014 Salı



       Yine bir maden faciası yine içim yanıyor... Çünkü onların şuan bekledikleri yerleri ben gördüm, cansız bedenlerin yattığı yere deydi ayağım. Bilirim içerideki toz kokusunu ve ışığa olan hasreti. Daracık galerilerde ikibüklüm nasıl nefes alınır bilirim ben... 
         Evet yine bir facia... ve 2007 yılında yaptığım belgeselle şahit olduklarımı yine o yıllarda Millyet'te Gencim ekinde yazmıştım. Tekrar paylaşıyorum. Bütün emekçiler için.


Beyaz Gömlek Giyemeyenlerin Şehri
           Zonguldak‘ta beyaz gömlek giyilmez. Kömürün rengi kapatır beyazın asaletini. Asil olan renk, asıl olan renk, hakim olan renk, siyahtır. Siyah Zonguldak’tır. Siyah, elmasın rengidir, acının, umudun, dayanışmanın, emeğin, ölümün rengi. Kömür yaşam biçimidir. Yılmaz Erdoğan’a inat kömür kentin yakışıklısı vardır ya da kömür gözlü bir güzel. Kömür, bahşedilmiş bir elmastır Zonguldaklıya. Kara bir 'elmas' Zonguldak övünür siyahla, siyah olmakla.
        Siz göremeseniz de yerin metrelerce altında hummalı bir çalışma vardır. Yeraltı, alın terinin akaklar oluşturduğu galerilerle örülüdür. Bütün zorluklara göğüs gerilir. Amaç kara elmasa yeryüzünde hayat vermektir ya da onun verdikleriyle hayat kazanmak. Eve götürülecek ekmeğin yetip yetmeyeceğinin hesabını yapan kafalar yerin altında ölüme kafa tutarlar. Çetin şartlarda, kömür tozuna bulanan simsiyah eller, gözler yeryüzüne çıktığında bir kez daha şükreder denizi görmenin heyecanıyla. Zonguldaklı siyaha bulandıkça üretir. Ürettikçe siyaha bulanır. Siyah hayattır.


Zonguldaklı’nın gömleği mavidir. Emeğin mavisi. Zonguldaklılar mavi gömleğini giyer ve yürüyerek Ankara’ya kadar gider.


Ahmet Doğan Ceylan / 2007 MİLLİYET (Gencim Dergisi)

25 Nisan 2014 Cuma

FOTOĞRAFÇI OLMAK

* Dünyaya kameranın arkasından bakan
* Herkes bütüne bakarken, görünmeyen detayları ortaya çıkaran
* Mesleki tatmini doruk seviyesinde yaşayan
* Bazen gökyüzünde
* Bazen yerin 400 m altında 
* Bazen sualtında çalışmak zorunda kalan
* İşi bakmak değil görmek olan
* Müşteriyle estetik kaygıları arasında sıkışan
* Mesai saatleri olmayan 
* Vaktinin önemli bir kısmını da bilgisayar başında harcayan
*  Her daim insanlara, iyi fotoğraf makinesine sahip olmakla iyi fotoğrafçı olunamayacağını anlatmaya çalışan
* Renk uzayının içinde kendisine yeni bir uzay yaratmaya çalışan 
* 'Işıktan anlıyorum' dediğinde; bazılarınca bizim lamba da yanmıyor ampulümü patladı acaba diye cevap verilen
* Sanki tek işi fotoğraf makinesi teknolojisini takip etmekmiş gibi her makine alacak arkadaşının arayıp abi hangi makineyi alalım diye sorduğu
* Özellikle dış ortamda yapılan çekimlerde, her yanından geçenin abi ne çekiyorsunuz diye sormasına 'çile çekiyoruz kardeşim' diye cevap vermek isteyen
* Elinde fotoğraf makinesi olduğu halde abi hangi kanal diye sorulara maruz kalan
kişiye FOTOĞRAFÇI denir.